HIV İLE YAŞAMAK
Öncelikle vurgulamak istediğim en önemli nokta, HIV ile enfekte olmanın dünyanın sonu olmadığı. HIV/AIDS günümüzde kullanılan yeni tedaviler sayesinde, kronik hastalıklar grubuna girdi. Yani önünüzde uzun bir yaşam süresi var. Bu süreyi olabildiğince kaliteli geçirmek, biraz biz hekimlerin ama büyük oranda da sizlerin elinde.
HIV tanısı almak ve sonrası
İşin en zor bölümü bu olsa gerek. HIV taşıdığınızı öğrenmek. Ülkemizde HIV hala ölümcül bir hastalık olarak görülüyor ve insanlar, ne olduğunu bilmediklerinden, HIV enfeksiyonu ve AIDS’ten korkuyor, dolayısıyla da HIV ile enfekte hastalardan kaçıyorlar. Toplumumuzda HIV ile enfekte bireylere karşı ne yazık ki halen ayrımcılık uygulanıyor. Ancak artık bu konuda yalnız değilsiniz. Birçok sivil toplum örgütü, bu konuda hastalara destek vermek için var güçleriyle çalışıyorlar. HIV ve AIDS’in ilk tanımlandığı yıllarla kıyaslanırsa, son 30 yıl içinde bu konuda çok gelişme kaydettiğimiz söylenebilir. Moralinizi bozmayın, ümitsizliğe kapılmayın; zorlu bir mücadele vereceksiniz ama bu mücadelede size destek verecek çok sayıda kuruluş ve birey var.
HIV tanısı aldığınızda yapılacak ilk iş, kendinize bir hekim seçmeniz. Bu bir enfeksiyon hastalığı, o nedenle, seçeceğiniz hekim de bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı olmalı. Bu konuda sıkıntı yaşar, karar vermekte zorlanırsanız, aşağıda isim ve iletişim yollarını vereceğim sivil toplum örgütleri ile temasa geçebilirsiniz. Onlar size doğru seçimi yapmanızda yardımcı olacaklardır.
Seçtiğiniz hekimle vakit kaybetmeden görüşmeye çalışın. Çünkü virüsü taşıdığınızı bilmeniz yeterli değil. Virüsün kandaki miktarının ve bağışıklık sisteminizin durumunun saptanması, bunun için bazı testler ve bakılar yapılması gerekir. Bunların yapılması konusunda hekiminiz size yol gösterecektir. Aklınıza gelen her tür soruyu hekiminize sormaktan çekinmeyin. Bu dönemde durumunuz ve geleceğiniz hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmanız önem taşır. Yeterli bilgi alamadığınız kanısına kapıldıysanız telaşlanmayın. Sivil toplum örgütleri yine bu konuda size yardımcı olacaklardır.
HIV durumunuz belli olduktan sonra, hekiminiz size tedavi konusunda bilgi verecektir. Günümüzdeki genel yaklaşım, HIV tedavisine olabildiğince erken başlanması doğrultusundadır. Ancak tedaviye başlamaya hazır olup olmadığınız konusunda hekiminiz sizi bilgilendirdikten sonra kendisiyle tartışın ve birlikte, tedaviye başlayıp başlamayacağınız konusunu belirleyin.
Tedaviye başlanmasına karar verildiği takdirde, kullanacağınız ilaçlar hakkında hekiminizden bilgi isteyin. İlaçları nasıl, nereden ve ne sıklıkta sağlayacağınızı, nasıl kullanacağınızı, kullanırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini, yan etkilerinin neler olduğunu ve bu yan etkiler görüldüğü takdirde neler yapmanız gerektiğini iyice öğrenin.
Tedaviye başlandıktan sonra ilaçları zamanında ve doğru kullanmanız ve tedaviye olabildiğince tam uyum sağlamanız, tedavi başarısı açısından son derece önem taşımaktadır. Bu nedenle, kullanamayacağınızı düşündüğünüz (çalışma düzeni, yaşam tarzı, vb nedenlerle) bir ilaç rejimini seçmeyin.
Hekiminizden, tedavi başladıktan sonra ne sıklıkta kendisini ziyaret etmeniz gerektiğini ve bu ziyaretlerde hangi incelemelerin yapılacağını da öğrenin. Hekiminizi, belirlenen program uyarınca ziyaret etmeyi ve istenen tetkikleri yaptırmayı ihmal etmeyin.
Tedaviye başlandıktan sonra, herhangi bir başka hastalık nedeniyle ilaç kullanmanız gerektiğinde, mutlaka doktorunuza danışıp, kullanacağınız ilacın diğer ilaçlarınızla olumsuz etkileşimleri olup olmadığını öğrenin. Kendi kararınızla, bir arkadaşınızın önerisiyle ya da eczacının önerisiyle ilaç kullanmayın.
Kullanmakta olduğunuz tedaviyi doktorunuza danışmadan hiçbir koşulda kesmeyin, farklı dozlarda kullanmayın veya atlamayın. Bu, hiç ilaç kullanmamaktan daha kötü sonuçlara yol açabilir. Vücudunuzdaki virüs, kullandığınız ilaçlara karşı direnç kazanabilir ve ilaçlarınız yararsız hale gelebilir.
Doktorunuza danışmadan bitkisel ilaçlar, vitaminler veya diğer destekleyici maddeler kullanmayın. Bunlar, tedavinizi olumsuz etkileyebilir.
HIV ile yaşarken sağlıklı kalmak
Tedavi alsanız da almasanız da sağlıklı kalmanız, hastalıkla mücadele edebilmeniz açısından önem taşır. Bu da, bağışıklık sisteminizi güçlü tutmanız ile olasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonlarla savaşmanıza yardımcı olur, enerjinizi artırır, hatta zarar görmüş dokuları onarabilir. Bağışıklık sisteminizi güçlendirebilmek için, yaşamınızda bazı değişiklikler yapmanız gerekebilir.
Bağışıklık sistemini güçlü tutmanın yoları
1. İyi beslenmek
İyi bir beslenme rejimi, size gerekli olan tüm besinleri sağlaması ve vücut ağırlığınızı koruması açısından önemlidir. Ayrıca bu şekilde, sindirim sorunları yaşamaktan da kurtulabilirsiniz. Aralarından seçim yapabileceğiniz birçok diyet bulunmaktadır. Bu konuda hekiminize danışın.
Her gün aşağıdaki besin gruplarından dengeli olarak kullanmaya gayret edin:
- Meyveler
- Sebzeler
- Protein (hayvansal-et, yumurta ve bitkisel-baklagiller, tohumlar, kuru yemişler)
- Tahıl ürünleri (ekmek, pirinç, makarna, buğdaydan hazırlanmış diğer ürünler)
- Süt ve sütlü ürünler
- Vücut ağırlığınızı koruyabilmek için, her gün az miktarda yağ tüketmeyi ihmal etmeyin.
- Her gün yeterli miktarda (1,5-2 L) su tüketin.
Tercihinize göre, günde 3-6 öğün yiyebilirsiniz; ancak seçiminize sadık kalmaya gayret edin.
Sağlıklı bir diyet ile beslenenlerde vitamin ve mineral takviyesi genellikle gerekmez. Bu konuyu hekiminizle konuşun ve onun önerileri doğrultusunda hareket edin.
Yeme veya yediklerinizi sindirme konusunda sorun yaşıyorsanız mutlaka hekiminizi haberdar edin.
2. Formda kalmak
Orta düzeyde fiziksel etkinlik, sağlıklı kalmanıza yardımcı olacaktır. Yapmayı sevdiğiniz birkaç etkinliği seçerek, dönüşümlü yapabilirsiniz.
Hem yalnız, hem de başkalarıyla birlikte yapabileceğiniz etkinlikler seçerseniz, egzersiz, mizaç durumunuza göre, yalnız kalmak ya da sosyalleşmek için eğlenceli bir araç haline gelebilir.
Sadece açık ve temiz havada dolaşmak bile size gereksinim duyduğunuz enerjiyi sağlayabilir. Bunun için haftanın üç günü açık havada en az yarım saat tempolu yürüyüş yapabilirsiniz. Açık havada bulunduğunuz sırada güneşten koruyucu krem kullanmayı ihmal etmeyin.
Egzersiz programınızın, güç, esneklik ve dayanıklılık kazandıracak etkinliklerden oluşmasına özen gösterin.
Herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce mutlaka hekiminizle görüşün.
3. İyi dinlenmek ve stresten uzak durmak
Mümkün olduğu kadar kendinizi yormamaya ve yeterince dinlenmeye gayret edin. Uyku sorununuz varsa hekiminizle bunu görüşün. Dinlenme aynı zamanda, kendi başınıza geçireceğiniz zaman anlamına da gelir. Kendinizi dinlemeye zaman ayırın. Meditasyon ve solunum egzersizleri, rahatlamak için iyi bir yol olabilir.
Stresten uzak durmaya çalışmak, her ne kadar günümüz koşullarında çok zor olsa da, stresli zamanların ardından gevşeyebilmek için kendinize fırsatlar yaratın. Sevdiğiniz bir işle uğraşmak (kitap okumak, müzik dinlemek, ev işi, bahçe işleri vb), sevdiğiniz kişilerle zaman geçirmek veya hayır işleri yapmak, bu açıdan size yardımcı olabilir.
4. Enfeksiyonlardan kaçınmak
Bağışıklık sistemini güçlü kılmak için en önemli unsurlardan biridir. Enfeksiyonlar, zaten zarar görmüş olan bağışıklık sisteminizi daha da zayıflatır ve sizi savunmasız bırakır. Enfeksiyon riskinizi azaltmak için aşağıdaki önerilere uymaya çalışın:
- Yaşadığınız alanın temiz ve tozdan uzak olmasına gayret gösterin.
- Yemek hazırlamadan önce ve hazırladıktan sonra, ellerinizi, mutfağı ve kesme tahtalarını temizleyin. Et kesmek için ayrı bir bıçak kullanın.
- Tüm meyve ve sebzeleri fırçalayarak yıkayın.
- Çiğ veya az pişmiş süt ve süt ürünlerini, yumurtaları veya etleri tüketmekten kaçının.
- Bahçede çalışırken eldiven giyin. Bu önlem, toprakta bulunan bakterilerden korunmanızı sağlayacaktır.
- Evcil hayvanlarınız varsa, kafeslerini veya dışkı kutularını temizlerken lastik eldiven kullanın veya bir yakınınızdan bu işi yapmasını isteyin. Hayvanlarınızın, yemek masasına veya mutfak tezgâhlarına çıkmasına izin vermeyin.
- Soğuk algınlığı, nezle vb kolay bulaşan bir enfeksiyonu olan kişilere yaklaşmaktan kaçının.
- Ellerinizi sık yıkayın.
- Korunmasız seksten kaçının. Korunmasız seks, diğer cinsel yolla bulaşan hastalık veya enfeksiyonları edinme riskinizi artırır.
- Herhangi bir aşı yaptırmadan önce mutlaka hekiminize danışın.
5. İlaç ve madde kullanımından uzak durmak
Sigara, kafein, alkol ve diğer ilaçlar, bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir. En iyisi bunları hiç kullanmamaktır.
Eğer bunlardan kesinlikle vazgeçemiyorsanız, azaltmak da bir çözüm olabilir. Bu konuda danışmanlık veya yardım alabileceğiniz kuruluşlara başvurmaktan çekinmeyin.
Ortak enjektör kullanımı, HIV’i başkalarına bulaştırmanıza ve size başka mikropların bulaşmasına neden olur. Bundan kesinlikle kaçının. Alkol ve diğer ilaçların kullanımı ise, seksle ilgili yanlış kararlar almanıza neden olabilir.
Reçeteli ya da reçetesiz her tür ilaç, sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebilir veya antiretroviral (HIV tedavisinde kullanılan) ilaçlarla olumsuz etkileşim gösterebilir. Hekiminize danışmadan hiçbir ilacı kullanmayın.
HIV ve Seks
İçinizde seks isteği duymayabilirsiniz. Seksin eskiden olduğu kadar güzel olmadığını düşünerek sinirlenebilirsiniz. Bu konuda yalnız değilsiniz. HIV enfeksiyonu, birçok insanın seks hakkındaki duygu, düşünce ve eylemlerini değiştirir. Cinselliği yaşamak istediğiniz takdirde, bazı seçimler yapmanız gerekecek. HIV ve seks hakkındaki gerçekleri bilmek, bu seçimleri yapmanızı kolaylaştırabilir. HIV ile sağlıklı bir yaşam sürmeyi sağlayabilirseniz, seks yine yaşamınızın bir parçası haline gelebilir.
HIV ve seks hakkındaki gerçekler
Kan, semen (erkeğin boşalması sırasında dışarıya atılan sıvı; sertleşmeden sonra penisin ucunda görülen damla şeklindeki sıvı da dâhil) veya vajinal (hazneye ait) salgılarınız aracılığıyla HIV’i başkalarına bulaştırabilirsiniz.
Korunmasız cinsel ilişki, sizin de başka cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) ile karşılaşmanıza ve hastalanmanıza neden olabilir.
Bu gerçekleri bilmeniz, başka bir kişiyle nasıl yakınlaşacağınıza karar vermenizi sağlayacaktır. Eşinizi sevdiğinizi göstermenin ve ona HIV bulaştırmadan cinselliği yaşamanın yolları vardır.
Alkol ve yasal olmayan ilaçların kullanımı, güvenilir cinsel ilişki konusunda doğru karar vermenizi olumsuz yönde etkileyebilir ve riskli davranışlar benimsemenize neden olabilir. Bu maddeleri kullanmaktan kaçının.
1. En güvenli seçenekler
Seks için hazır olmadığınızı düşünüyorsanız, eşinize sevginizi göstermek ve ilişkinizi canlı tutmak için aşağıdaki yolları deneyebilirsiniz:
- Sarılmak
- Sarılıp yatmak
- Konuşmak
- Gülmek
- Hayalleri paylaşmak
- Eşinizin “yanında olmak”
İki tarafın da vücuduna kan, semen veya vajinal sıvı girişine izin vermeyen her tür etkinlik güvenlidir. Güvenli etkinlikler arasında aşağıdakiler sayılabilir:
- Dokunmak
- Dudaklardan veya cinsel organlar dışındaki bölgelerden öpmek (yara veya kesik varsa dikkatli olun)
- Masaj yapmak
- Vücutların birbirine sürtünmesi
- Mastürbasyon (kendi kendini tatmin) yapmak
- Telefonla veya internet üzerinden sek
- Fanteziler
- Dans etmek
- Erotik kitaplar veya videolar
- İdrar veya dışkı ile temas etmekten kaçının. Her iki salgıda da sizi hasta edecek mikroplar bulunabilir.
2. “Daha güvenli seks” için seçenekler
Bazı cinsel etkinlikler risklidir. Kondom veya benzeri lateks bir engelleyici madde kullanmak, bu riski azaltabilir. Bu uygulamaya “daha güvenli seks” adı verilir.
- Kondom kullanmayı, bir kez yalnızken kendi kendinize deneyin.
- Vajinal veya anal (makattan) seks sırasında, her seferinde yeni bir lateks kondom kullanın. Bu tamamen risksiz bir yöntem değildir. Kondom yırtılabilir. Anal seks en riskli olanıdır.
- Yağ bazlı kayganlaştırıcı kullanmayın, su bazlı kayganlaştırıcıları tercih edin. El losyonları, masaj yağları, vazelin vb maddelerin içindeki yağ, kondomun yırtılmasına neden olabilir.
- Lateks alerjisi bulunan kişiler plastik (poliüretan) kondom kullanabilirler. Bunların hem erkek hem de kadın için olanları vardır.
- Kadında oral (ağız yoluyla) seks için, kesilip düzleştirilmiş bir lateks kondom veya plastik gıda filmleri kullanın. Her seferinde yenisini kullanmaya özen gösterin.
- Erkekte oral (ağız yoluyla) seks için, her seferinde yeni bir kondom kullanın.
- Seks nesnelerini ortak kullanmayın; ortak kullanacaksanız iyice yıkayın ve her seferinde üzerlerine yeni bir kondom takın.
3. Eşinizle konuşma
HIV ile enfekte iseniz, eşinizin bunu bilmeye hakkı vardır. Eşinize bunu söylemeden, sadece kondom veya lateks engeller kullanarak onu korumaya çalışmanız yeterli ve güvenilir değildir.
Eşinize HIV ile enfekte olduğunuzu söylemek veya güvenli seks hakkında konuşmak çok zor, karmaşık ve utanç verici olabilir. Kendinizi reddedilmiş ve yalnız hissedebilirsiniz. Bu duygularınız tamamen normaldir.
Aşağıda, eşinizle HIV ve güvenli seks hakkında konuşmanız için size yardımcı olabilecek bazı ipuçları bulacaksınız.
a. Konuşmadan önce:
Kendi cinsel gereksinimlerinizi belirleyin
Eşinize bu gereksinimleri nasıl anlatacağınızı düşünün
Seksle ilgili seçeneklerinizin ne olduğunu bilin
Konuşmak için özel bir zaman belirleyin. Seksten hemen önce veya sonra ya da seks sırasında bunları konuşmaktan kaçının.
b. Konuşurken:
Duygu, düşünce ve gereksinimlerinizi ifade etmek için birbirinize zaman tanıyın.
Birbirinizi dinleyin; birbirinizin duygularını anlamaya çalışın.
Belirlediğiniz konularda eşinizle mutabakata vardığınızdan emin olun.
c. Konuştuktan sonra birbirinize düşünmek için zaman tanıyın.
Bir süre sonra yeniden konuşmak üzere anlaşın. Bu ikinci konuşmada, cinsel tercihlerinizin ne olduğu konusunda kesin bir karara varmanız mümkün olabilir.
Sonuç olarak hayatınızda yeni bir sayfa açılıyor. Bu sayfayı nasıl dolduracağınız tamamen sizin kararınız. Aslında kayıp gibi görünse de, belirleyeceğiniz hedefe kararlı adımlarla yürüyerek bu durumdan kazançlı çıkmanız mümkün. Hedefinizi nasıl seçerseniz seçin, hekiminizin ve benzer yollardan geçmiş pek çok kişinin daima yanınızda olacağını ve size yol göstermeye hazır olduğunu unutmayın.
Sağlıcakla kalın.